OLGU ÖRNEKLERİ
Yazanlar: Sara ZARKO BAHAR, Edip Aktin
Son güncelleştirme tarihi: 08. 03. 2001
Olgu 1.
Yüksek kan basıncı olan 73 yaşındaki kadın hastada akut yerleşen sol hemipleji ve koma.
Yetmiş üç yaşındaki kadın hasta kliniğe koma halinde getirildi. Yirmi beş yıldan beri kan basıncının yüksek olduğu, düzensiz şekilde antihipertansiv ilaç kullandığı, kliniğe getirilmeden iki saat kadar önce kahvaltı ederken sol kol ve bacağının aniden hareketsiz hale gelmesiyle o tarafa doğru yıkıldığı, başlangıçta bilinci açıkken dakikalar içinde uyuklamaya başladığı ve bu sırada kustuğu öğrenildi. Daha sonra bilincinin tümü ile kapanarak çevre ile ilişki kuramaz duruma geldiği belirtildi.
Nörolojik Muayene : Hasta sesli uyaranla uyandırılamıyordu. Ağrılı uyaranla sağ kol ve bacağını oynattığı, fakat sol ekstremitelerini hiç hareket ettiremediği dikkati çekiyordu. Hareketsiz olan sol bacak dışa rotasyon durumunda idi. Baş ve gözler sağa deviye idi.Okulosefalik refleks testinde gözler orta hattın soluna geçiyordu. Sol nazolabyal sulkus silik, sol yanak sarkık görünümde idi ve hasta nefes alıp verdikçe gevşek bir şekilde şişip iniyordu. Solunum hırıltılı olup ritmi dakikada 30 civarındaydı (Santral nörojenik hipervantilasyon). Sağ pupilla sola oranla daha genişti (Sağ 4 mm, sol 3 mm) ve ışığa cevabı tembeldi. Fundusta hipertansiv retinopati değişiklikleri saptandı. Sol kol ve bacak sağa oranla hipotonikti. Tendon refleksleri sağda normal, solda azalmıştı. Solda Babinski delili tesbit edildi. Hasta idrarını kaçırmıştı. Yüzünde ve elbisesinde kusmuk lekeleri vardı. Kan basıncı 240/120 mmHg, nabız dakikada 82 ve ritmikti.
Özet ve Yorum : Sol kol ve bacağında kuvvetsizlik başladıktan sonra
hızla komaya giren ve kusan hipertandü kadın hastada ayrıntılı bir nörolojik
muayene yapılamadı. Fakat sol kol ve bacağının ağrılı uyaranlara karşı
hareketsiz kalışı ve solda Babinski delilinin pozitif oluşu bir sol hemipleji
sendromunu göstermektedir. Sol hemipleji bulgularıyla birlikte baş ve gözlerin
sağa deviye olması olayın supratentoryel bölgede ve sağ hemisferde olduğunu
gösteriyor. Sağ pupillanın sola oranla geniş ve ışık cevabının tembel oluşu,
sağ supratentoryel lokalizasyonlu lezyonun kitle etkisiyle unkal herniyasyona yol
açtığını düşündürmelidir.Olayın akut yerleşmesi ,hastayı hızla komaya sokması
ve erken dönemde gelişen unkal herniyasyon bulguları sağ hemisferde hipertansiv
intraserebral kanamayı akla getirmektedir. Aynı gün yapılan kranyal BT’de bazal
ganglionlar bölgesinde geniş bir hematom tesbit edilmiştir (Şekil 60)
Olgu 2.
Sol gözde geçici körlük nöbetleri ve sağ hemiparezi atakları geçiren 58 yaşındaki erkek hastada bunları izleyerek yerleşen sağ hemipleji ve afazi.
Elli sekiz yaşındaki erkek hasta, sağ kol ve bacağını hareket ettirmeme, konuşma ve anlamasının bozulması nedeniyle kliniğe getirildi.
Eşinden alınan bilgiye göre 10 yıldan beri kan basıncı yüksek olan hasta 6 ay kadar önce sol gözünde gelip geçici görme bulanıklığından yakınmağa başlamış. Bu süre içinde 4-5 kez tekrarlayan ataklar sırasında sol gözünün önüne adeta bir sis perdesinin indiğini, bu gözün bulanık gördüğünü ve 15-20 dakikada her şeyin normale döndüğünü belirtmekteymiş.Ataklar sırasında sağ gözün görmesi daima normal kalıyormuş. O sıralarda yapılan muayenede sol karotis üzerinde 4/6 şiddetinde sufl saptanmış. Son bir aydır yeni bir yakınma ortaya çıkmış: Sağ elinden başlayıp 10-15 dakika içinde koluna ve yüzünün sağ tarafına yayılan bir uyuşukluk oluyormuş. Bu sırada, uyuşukluğun yanısıra hastanın sağ kolu güçsüz olmakla ve elindekileri düşürmekteymiş. Bugüne kadar 3 kez tekrarlayan bu yakınmalar 1-2 saat içinde gerileyip tamamen düzeliyormuş. Bunlardan birinde hastanın konuşması da bozulmuş. Kliniğe getirilmeden bir gün önce benzer şekilde sağ kolundan yüzünün sağ tarafı ve bacağına yayılan bir uyuşukluk ve güçsüzlük ortaya çıkmış. Saatler içinde konuşması bozulmuş. Ancak bu sefer diğerlerinden farklı olarak kol ve bacağındaki güçsüzlük gerilemediği gibi giderek artmış. Hasta sağ kol ve bacağını oynatamaz hale gelmiş.
Nörolojik Muayene : Sağ elini kullanan hasta uyanıktı. Ancak
söylenenleri anlamıyor ve konuşamıyordu (Global afazi).Ense sertliği
yoktu. Sağ nazolabial sulkus silikti ve sağ comissura labialis sola oranla
aşağıya sarkık durumdaydı (Santral yüz felci). Sağ kol ve bacak
hipotonikti. Sağ ayak dışa rotasyon pozisyonundaydı. Hastanın sağ
ekstremitelerini spontan olarak hareket ettirmediği dikkati çekiyordu (Sağ
hemipleji). Sol kol ve bacağını ise normal şekilde hareket ettiriyordu.
Tendon refleksleri sağda sola oranla canlı idi. Taban derisi refleksi sağda
ekstansor (Babinski delili), solda fleksordu. Sol beden yarısına iğne
batırıldığında iğneyi eliyle derhal itiyor ve uyarandan uzaklaştırıyorken sağda
aynı oranda tepki göstermiyordu (Sağ hemihipoaljezi). Sol gözüne dış
taraftan yaklaştırılan bir cismi hemen farkederek o yana bakıyor iken sağ gözün
temporal yanından bir görsel uyaran verildiğinde aynı tepkiyi göstermediği
izlenimini veriyordu (Sağ homonim hemianopsi). Kan basıncı her iki kolda 160/90 mm hg idi. Nabız
ritmikti. Göz dipleri normaldi.
Özet ve Yorum : Sağ elini kullandığı öğrenilen hasta
söyleneni anlamıyor ve konuşamıyordu. Bu global afazi bulgularının yanısıra,
sağ vücut yarısında yüzü de içine alan hemipleji, yine aynı tarafta
hemihipoaljezi ve sağ homonim hemianopsi izlenimi veren bulgular vardı. Bu
bulgular geniş bir sol hemisfer lezyonunu düşündürür. Olayın iki gün önceki
akut başlangıcı vasküler natürdeki bir patolojik süreci akla getirir. Böyle bir
klinik tablo sol hemisferi besleyen a. carotis interna veya a. cerebri media
‘nın tıkanması ile mümkündür. Hastanın öyküsünde altı aydan beri devam eden sol
gözdeki geçici görme kaybı nöbetleri yine sol a. carotis interna’nın dalı olan
oftalmik arter alanındaki geçici iskemiyle açıklanabilir (amaurosis fugax).
Karotis interna alanının tıkanma tehdidi altında olduğunu gösteren diğer bir
haberci belirti de bir aydan beri sağ beden yarısında uyuşma, kuvvetsizlik ve
bazen de konuşma kusuru ile giden kısa süreli ataklardır (Geçici serebral
iskemik atak). Öykü ve sol karotis interna üzerinde saptanan üfürüm
hastada bu arterin servikal parçasında darlığa yol açan bir aterom plağının
bulunduğunu ve başlangıçta bu darlığın karotis interna alanına ait (retinal ve
hemisferik) gelip geçici iskemi bulguları verirken bu kez inme ile sonlanan
serebral infarkta yol açtığını düşündürmektedir.
Olgu 3.
Altmış bir yaşındaki erkek
hastada sol motor Jackson epilepsisi nöbetleriyle başlayan jeneralize
konvülsiyonlar, ilerleyici sol hemiparezi ve duyu kusuru.
Altmış bir yaşındaki erkek hasta
başağrısı ve sol vücut yarısında ilerleyici kuvvetsizlik nedeniyle kliniğe
başvurdu. Bir yıl önce bilinç kaybı ve tonik-klonik kasılmalarla giden bir
jeneralize konvülsiyon geçirmiş Nöbetler bazen sol elinin başparmağından el ve
koluna yayılan klonik kasılmalar ile (Motor Jackson epilepsisi)
başlamaktaymış. Önceleri 2-3 ay ara ile gelen nöbetler son üç ay içinde
sıklaşarak haftada 1-2 kez gelmeğe başlamış. Altı ay önce de sol kol ve
bacağında güçsüzlük ortaya çıkmış. Yirmi günden beri kuvvetsizlik daha da
belirginleşmiş ve yürürken sol ayağını yere sürtmeğe başlamış. Hasta yine bu
süre içinde sinsi ve sürekli bir başağrısından yakınmaktaymış.
Nörolojik Muayene : Uyanık, oriyantasyonu ve kooperasyonu yerinde
olan hastanın biraz durgun ve çevresiyle ilişkisinin az olduğu dikkati
çekiyordu. Belirgin bir kas zaafı yoktu. Fakat gözler kapalı olarak kollarını
öne uzattığında bir süre sonra sol kolu hafifçe aşağı düşüyor ve içe rotasyon
gözleniyordu. Alt ekstremite parezi testlerinde (Mingazzini, Barré,
Grasset-Gaussel) sol bacağın sağa oranla biraz çabuk yorulduğu dikkati
çekiyordu. Sol nazo-labial oluk hafifçe silikti. Tendon refleksleri solda sağa
göre biraz canlı idi. Solda Babinski delili tesbit edildi. Yüzeysel ve derin
duyu kusuru yoktu. Kortikal duyu muayenesinde, gözler kapalı iken iki iğne aynı
anda her iki koluna değdirildiğinde hasta soldakini algılamıyordu (Sönme
fenomeni). Göz dibinde papillaların nazal sınırları silikti (Papilla
ödemi başlangıcı).
Özet ve Yorum : Hastada sol el başparmağından
başlayarak tüm vücuda yayılan konvülsiyonlar sağ hemisferin motor korteksinde
iritasyona yol açan patolojik bir süreci düşündürmektedir. Kortikal duyu kusuru
da lezyonun parietal loba yakın olduğunu telkin etmektedir. Epilepsi
nöbetlerinin ileri yaş döneminde ortaya çıkarak giderek sıklığının artışı, buna
sol beden yarısındaki güçsüzlüğün ve duyu kusurunun eklenmesi sağ hemisferde
gelişmekte olan tümöral bir lezyonu akla getirmeli ve hasta bu yönden incelenmelidir..
Olgu 4.
Yetmiş iki yaşındaki
hipertandü ve diyabetik erkek hastada başdönmesi, dengesizlik, diplopi,dizartri
ve perioral parestezi nöbetleri.
Yetmiş iki yaşındaki erkek hasta
başdönmesi, çift görme, dengesizlik, ağız çevresinde uyuşukluk ve konuşma
kusuru yakınmalar ile başvurdu. Hasta yirmi yıldan beri diyabet ve yüksek kan
basıncı nedeniyle tedavi altındaymış. Nörolojik yakınmaları üç ay önce
başlamış. Hasta bir hafta içinde 3-4 kez gelen, bazen de aynı gün içinde 2-3
kez tekrarlayan nöbetler tanımlıyor. Ataklar sırasında başı dönüyor, kendisini
dengesiz hissediyor. Bu sırada konuşması bozuluyor. Hasta bütün söylenenleri
anlayabildiğini ve konuşabildiğini, ancak söylediklerinin güç anlaşıldığını,
kelimelerin adeta ağzının içinde yuvarlanır gibi olduğunu ifade ediyor. Yakınları
bunu sarhoş konuşmasına benzetiyorlarmış. Bazen de nöbet sırasında cisimleri
çift gördüğünü (diplopi) ve dudaklarının çevresinin uyuştuğunu (perioral
parestezi) belirtiyor. Ataklar genellikle 5-10 dakika kadar devam edip geçiyormuş.
Atak sonlandıktan sonra hiçbir yakınması kalmıyormuş.
Nörolojik Muayene : Uyanık, iyi işbirliği kurulan hastanın
konuşması normaldi. Kranyal sinirlerde kayda değer özellik yoktu. Gözdipleri
Gunn belirtisi dışında normaldi. Kas gücü ve serebellar sistem muayenesi
normaldi. Duyu kusuru yoktu. Tendon refleksleri simetrik olarak canlı idi. Babinski
delili yoktu. Baş ve boyun palpasyon ve oskültasyonunda her iki supraklaviküler
çukurda solda daha şiddetli olan (4/6) üfürüm vardı. Periferik arter basıncı
her iki kolda 160/100 mm Hg idi. Radyal arter nabızları eşit ve muntazamdı. Kalp
odaklarında üfürüm yoktu.
Özet ve Yorum : Hastanın tanımladığı dengesizlik,
sarhoş gibi konuşma (serebellar dizartri), çift görme ve perioral
uyuşukluk sinir sisteminin arka çukur yapılarındaki fonksiyon bozukluğunu
gösteren belirtilerdir. Bu belirtilerin hızlı bir şekilde ortaya çıkışı ve kısa
süre içinde geriledikten sonra hastada kalıcı bir bulgunun olmayışı beynin bu
bölgesini etkileyen gelip geçici iskemik olaylarda görülür. Arka çukur yapıları
her iki vertebral arter ve onların birleşmesinden oluşan baziler arterle
beslenir. Bu nedenle, arka çukur yapılarını ilgilendiren gelip geçici nörolojik
belirtiler vertebro-baziler sisteme ait geçici serebral iskemiyi düşündürmelidir.
Hastanın diyabetik ve kan basıncının yüksek oluşu sistemik aterosklerozu telkin
eder. Supraklaviküler fossalardaki üfürümlerde vertebral arterlerin arteria
subclavia’lardan çıktığı yerlerde darlıklar olduğuna işaret eder ki bu da
klinik tanıyı destekleyici bir bulgu gibi ele alınabilir.
Olgu 5.
Elli yedi yaşındaki erkek
hastada tek taraflı ilerleyici işitme kaybı; aynı tarafta yüzde uyuşma, zaaf ve
koordinasyon bozukluğu; başağrısı.
Elli yedi yaşındaki erkek hasta
başağrısı, dengesizlik ve yüzünün sol yarısındaki uyuşukluk nedeni ile kliniğe
başvuruyor. Öyküsünden 8 yıl önce sol kulağının az işitmeğe başladığı ve yıllar
içinde bu kulağı ile duymaz olduğu, 3-4 yıldanberi yüzünün sol yarısında bir
uyuşukluğun belirdiği, son yıllarda traş olduğu sırada sol yüz yarısının çok az
hisseder duruma geldiği öğrenildi. Bir yıldanberi bu yakınmalarına gün geçtikçe
artan dengesizlik ekleniyor. Son altı ay içinde de oldukça şiddetli başağrıları
ortaya çıkıyor.
Nörolojik Muayene : Kranyal sinirlerin muayenesinde solda
ileri derecede işitme kaybı saptanıyor. Kulak burun boğaz muayenesi bunun
nöro-sensoryel (sinirsel) tipte bir işitme kaybı olduğunu ortaya koyuyor. Sol
yüz yarısında maksiler ve mandibüler alanda belirgin olan hipoestezi ve
hipoaljezi saptanıyor. Solda kornea refleksi alınmıyor. Sol göz sıkması sağa
oranla zayıf, sol ağız komisüründe hafif zaaf dikkati çekiyor. Her iki yana
bakışta bakış yönüne vuran ve sola bakışta daha belirgin olan nistagmus var. Göz
dibinde her iki papillanın nazal sınırlarının silik olduğu görülüyor (papilla
ödemi başlangıcı). Ekstremitelerde kas gücü normal. Solda parmak-burun ve
diz-topuk testlerinde belirgin bir ölçü kusuru var (dismetri). Sol elin
ardısıra hareketleri ileri derecede bozuk (disdiadokokinezi). Hasta düz
bir çizgi üzerinde yürümede güçlük çekiyor, sola sapma eğilimi gösteriyor. Yüz
dışında duyu kusuru yok. Tendon refleksleri simetrik ve normal. Patolojik
refleks yok.
Özet ve Yorum : Sekiz yıl önce başlayan ilerleyici
işitme kusuru VIII. kranyal sinir (N. stato-acusticus) lezyonunu
gösteriyor. Kornea refleksindeki azalma ve sol yüz yarısındaki duyu kusuru aynı
tarafta V.kranyal sinirin (N. trigeminus), göz sıkmadaki ve ağız
komisüründeki zaaf ise daha hafif şekilde VII. kranyal sinirin (N. facialis)
tutulduğunun kanıtları. Hastanın sol taraf ekstremitelerinde serebellar
bulgular ve yürürken sola yıkılma eğilimi var.
Nörolojik bulguların sekiz yıl
içinde yerleşmesi ve sol zamanlarda başağrısı ve gözdibinde papilla
sınırlarının silinmesi şeklinde KİBAS (kafaiçi basıncı artışı sendromu)
bulgularının eklenmesi yavaş büyüyen intrakranyal yer kaplayıcı bir lezyonu
düşündürmelidir. Tek taraflı olarak kronolojik sırasıyla VIII., V. Ve VII.
kranyal sinirlerin tutuluşu ve ipsilateral serebellar bulgular lezyonun bu
yapıların birbirine yakın komşuluk içinde olduğu serebello-pontin köşede yer
aldığını gösterir. İlk yakınmanın işitme kaybı olması, bu bölgedeki tümörler
arasında sık görülen ve yavaş gelişen bir tümör olan akustik nörinomayı
düşündürür.
Olgu 6.
Kırk yedi yaşındaki erkek
hastada akut başlayan baş ağrısı, kusma, ense sertliği, kanlı ve ksantokromik
beyin-omurilik sıvısı.
Kırk yedi yaşındaki erkek hasta
stupor halinde acil polikliniğine getirildi. Eşinden alınan bilgiye göre o güne
dek bilinen hiçbir hastalığı yokken bahçede odun kırdığı sırada enseden başına
yayılan ani ve şiddetli baş ağrısından yakınarak yere uzanmış ve kısa bir süre
sonra kusmaya başlamış. Yakınlarının yardımı ile yatağına götürülen hasta
sürekli olarak baş ağrısından yakınmaktaymış. İlerleyen saatler içinde birkaç
kez daha kusan ve baş ağrısı devam eden hasta giderek artan uyuklama nedeniyle
kliniğe getiriliyor.
Nörolojik Muayene : Genel görünümü iyi olan hastanın kan
basıncı 140/80 mm Hg bulunuyor. Vücut ısısı 36.8oC. Nabız dakika
sayısı 70 ve ritmik. Ağrılı uyaranla gözlerini güçlükle açıyor ve bu sırada
sorulan sorulara birkaç kısa sözcükle cevap verdikten sonra yeniden dalıyor. Ensesi
fleksiyona dirençli (ense sertliği). Kernig ve Brudzinski delilleri
pozitif. Ekstremitelerde parezi bulgusu yok. Tendon refleksleri hafifçe
azalmış, ancak simetrik şekilde alınıyor. Taban deresi refleksi iki yanlı
fleksor. Sağ gözdibinde papillanın temporal kenarının lateralinde taze bir
kanama var.
Özet ve Yorum : Kırk yedi yaşında sağlıklı bir erkek
hastanın efor sırasında enseden başına yayılan ani ve şiddetli baş ağrısı ve
kusmayı izleyerek bilinci kapanmaya başlıyor. Ateşsiz olan hastada ense
sertliği ve diğer meningeal irritasyon bulguları ile gözdibinde taze kanama
alanı saptanıyor.
Klinik tablonun çok ani
yerleşmesi, ense sertliği ve diğer meninks irritasyonu belirtileri ile birlikte
oluşu, gözdibindeki taze kanama odağı ve herhangi bir lateralizasyon bulgusunun
saptanması balıca subaraknoid kanamayı düşündürmelidir. Bu dönemde yapılacak
kranyal BT’de bazal sisternalarda kan görülmesi klinik tanıyı
doğrular.Bilgisayarlı tomografinin subaraknoid kanama olasılığı akla gelmediği
ilk 24-48 saat içinde yapılmaması veya başka teknik nedenlerle yetersiz kaldığı
durumlarda klinik tanıyı doğrulamak için lomber ponksiyon yapılmalıdır. Alınan
beyin-omurilik sıvısı kanlı ve santrfüje edildikten sonra üstte kalan sıvı
ksantokromiktir("Nörolojide Laboratuvar İncelemeleri” bölümüne bakınız).
Olgu 7.
Eski kulak akıntısı olan 13
yaşındaki erkek çocukta yüksek ateşle birlikte baş ağrısı ve kusma.
On üç yaşındaki erkek çocuk
yüksek ateş ve uyuklar durumda kliniğe getiriliyor. Öyküsünden ilkokul
döneminden beri sağ kulağında tekrarlayan akıntılar nedeniyle orta kulak iltihabı
tanısıyla tedavi gördüğü ve bir ay önce akıntının yine tekrarladığı
öğreniliyor. Üç gün önce ateşi yükselen hasta iki günden beri baş ağrısından
yakınıyor ve kusuyor. Dün akşamdan beri de uyuklamağa başladığı ifade ediliyor.
Nörolojik Muayene : Dizlerini karnına toplamış şekilde yan
yatan hastanın ateşi 390C idi. Uyukluyor ve uyandırılmaya
çalışıldığında huzursuzlanıyor. Muayene edilirken huzursuzluk ve hırçınlığı
artıyor,kimseyi yanına yanaştırmak istemiyor. Ensesi sert ve hiç fleksiyona
getirilemiyor. Kernig ve Brudzinski delilleri pozitif. Kas gücü
normal. Duyu kusuru yok. Tendon refleksleri iki yanlı canlı olarak alınıyor. Patolojik
refleks yok. Sağ fundus oculi’de papillanın nazal sınırı biraz silik, venler
dolgun.
Özet ve Yorum : Birkaç gün içinde yükselen ateş ve
meningeal iritasyon bulguları ile baş ağrısı ve huzursuzluk intrakranyal bir
infeksiyonu düşündürüyor. Hemiparezi, hemipleji gibi lateralizasyon bulgusunun
olmayışı infeksiyonun meninkslerde olduğunu ve beyin parenkimini tutmadığını
gösteriyor. Öyküdeki tekrarlayan ortakulak iltihabı otojen kaynaklı pürülan bir
menenjiti akla getirmeli ve ayırıcı tanı için lomber ponksiyon yapılmalıdır. Beyin-omurilik
sıvısının bulanık ve çok sayıda (genellikle mm3te 1.000'den fazla
polimorf nüveli lökosit içermesi tanıyı doğrulayacaktır.
Olgu 8.
Sekiz yıl önce sol gözü
bulanık gören ve o zamandan beri sinir sisteminin değişik bölgeleriyle ilgili
gelip geçici yakınmaları olan 25 yaşında kadın hasta.
Dengesizlik, çift görme, sol
bacakta kuvvetsizlik yakınmaları ile başvuran 25 yaşındaki kadın hastanın
öyküsünde aşağıdaki özellikler vardı: 1- Sekiz yıl önce lisede öğrenci iken sol
gözünde görme bulanıklığı olmuş. Bu sırada muayene eden göz hekimi görmedeki
azalma dışında bulgu saptamamış. Hastanın görmesi 10 gün içinde oldukça
düzelmiş. 2- Beş yıl önce sağ kolunda uyuşukluk ile birlikte kuvvetsizlik
ortaya çıkmış. Sağ eliyle orta büyüklükte bir kitabı taşımakta güçlük
çekiyormuş. Bu yakınması da 15 gün içinde tamamen gerilemiş. 3- İki yıl sonra
şiddetli baş dönmesi ve dengesizlik hissi nedeniyle yataktan kalkamaz duruma
gelmiş.Başdönmesi günler içinde gerilemiş. Ancak iki ay süreyle yürüyüşü
dengesiz kalmış. 4- Son yakınması bir hafta önce sol bacağında güçsüzlük ve
uyuşukluk ile başlamış. İki üç gün içinde çift görmeye ve dengesiz yürümeye
başlamış.
Nörolojik Muayene : Bilinci açık, kooperasyonu yerinde olan
hasta kelimeleri ağzının içinde yuvarlayarak sarhoş gibi konuşuyordu (serebellar
dizartri). Sol gözün dışa bakışı kısıtlı idi ve bu sırada çift gördüğünü
söylüyordu (diplopi). Kas kuvveti sol bacakta 4/5 oranında idi. Üst
tarafta parmak-burun testi bilateral beceriksiz idi (dismetri). Sağda
belirgin olmak üzere iki yanlı disdiadokokinezi vardı. Tendon refleksleri her
dört ekstremitede artmıştı. Babinski delili iki yanlı pozitifti. Ayaklarını
yanlara açarak güvensiz bir şekilde yürüyordu (serebellar ataksi). Yüzeyel
duyu normaldi. Vibrasyon süresi kollarda 10 saniye, bacaklarda ise 5 saniye
kadardı (normali 20 saniye). Göz dibinde solda papillanın temporal bölümü
soluktu. Hasta son bir yıldır sık idrara gittiğini, gecikirse zaman zaman
birkaç damla idrar kaçırdığını söylüyordu.
Özet ve Yorum : Hasta sekiz yıl içinde sinir sisteminin
değişik bölgelerini ilgilendiren gelip geçici nitelikte belirtiler tanımlıyordu.
Görme bulanıklığına yol açan ilk atak bir optik sinir lezyonunu düşündürüyordu
(optik nevrit). Nörolojik muayenede saptanan iki yanlı piramidal ve
serebellar bulgular, derin duyu ve sfinkter kusuru da santral sinir sisteminin
değişik bölgelerini tutan bir hastalığın varlığını destekliyordu.
Hastalığın başlangıç yaşı,
ataklar halinde yerleşip gerilemesi, her seferinde sinir sisteminin farklı
bölümlerine ait bulgular vermesi ve öyküde tanımlanan optik nevriti düşündüren
görme bulanıklığı epizodu başlıca multipl skleroz hastalığını akla
getirmelidir.
Olgu 9.
Kol ve bacaklarında ilerleyici
kuvvetsizlik, yutma ve konuşma güçlüğü, el kaslarında ve dilde atrofi ve yaygın
fasikülasyonları olan 53 yaşındaki erkek hasta.
Elli üç yaşındaki erkek hasta kol
ve bacaklarındaki kuvvetsizlik, yutma ve konuşma güçlüğünden yakınıyor. Öyküsünden
yakınmalarının iki yıl kadar önce başladığını öğreniyoruz. O günedek belli
başlı bir hastalığı yokken sol bacağında yol yürümekle belirginleşen güçsüzlük
ortaya çıkıyor. Bu sırada yürümeye devam ederse bacağını hafif sürüklemeye
başlıyor. Bu yakınması artarken 4-5 ay sonra sağ bacağının da güçsüz olduğunu
ve aylar içinde güçsüzlüğün kollarına da geçtiğini fark ediyor. Son altı ay
içinde yutması ve konuşması bozuluyor ve özellikle sıvı gıdalar burnundan
gelmeye başlıyor. Bu süre içinde yutması ve konuşması bozuluyor ve özellikle
sıvı gıdalar burnundan gelmeye başlıyor. Bu süre içinde ağrı, uyuşma,
karıncalanma gibi sübjektif duyusal yakınmalar ile sfinkter kusuru olmadığını belirtiyor.
Nörolojik Muayene : Hastanın oryantasyonu ve kooperasyonu
normal. Kranyal sinirlerin muayenesinde; yumuşak damak hareketi sınırlı, dil
atrofik ve mukoza altında küçük solucansı hareketler dikkati çekiyor (fasikülasyon).
Konuşma nazone, güç anlaşılıyor. Her dört ekstremitenin kas gücü azalmış. Zaaf
alt ekstremitelerde ve özellikle distal kaslarda belirgin. Hasta her iki
bacağını birden havada tutamıyor. Bacaklarını tek tek yatak yüzeyinden ancak 30
cm yükseğe kaldırabiliyor ve bacak kısa sürede yorularak yatağa düşüyor. Solda
belirgin olmak üzere ellerin küçük kasları (interosseuslar, tenar ve
hipotenar) atrofik. Tendon reflekleri kollar ve bacaklarda artmış. Çene
refleksi alınıyor. İki yanlı Hoffmann ve Babinski delili tesbit ediliyor. Yüzeysel
ve derin duyu kusuru yok. Koordinasyon testlerinde hastadaki kuvvet zaafı ile
açıklanabilecek bazı beceriksizlikler dışında kayda değer özellik yok. Yardımsız,
fakat güçlükle ve her iki ayağını yere sürterek yürüyor. Omuz çevresi ve sağ
uylukta kas fasikülasyonları var.
Özet ve Yorum : Elli üç yaşındaki erkek hasta iki
yıldan beri kol ve bacaklarında ilerleyen güçsüzlük, ellerde ve dilde atrofi,
fasikülasyon, yutma ve konuşma güçlüğü tanımlıyor. Muayenede saptanan kas
zaafı, atrofi ve fasikülasyon ikinci motor (alt motor) nöron lezyonunu;
reflekslerin artmış olması ve patolojik refleksler ise birinci motor (üst
motor) nöronun hastalığını gösteriyor. Dildeki atrofi, fasikülasyon ve yumuşak
damak hareketlerindeki azalma bulbustaki kranyal sinir çekirdeklerinin
tutulduğunun kanıtı. Bulguların dağılımı, iki yıl içindeki ilerleyici gidiş ve
duyu kusurunun bulunmayışı başlıca m. spinalis ön boynuz hücreleri, alt beyin
sapındaki motor kranyal sinir çekirdekleri ile kortikospinal yolları tutan ve
motor nöron hastalığının bir şekil olan amiyotrofik lateral skleroz hastalığını
akla getirmelidir.
Elektromiyografide ön boynuz
hastalığını düşündüren bulguların saptanması klinik tanıyı doğrular.
Olgu 10.
Otuz dokuz yaşındaki erkek
hastada sırt ağrısı, bacaklarda ilerleyici kuvvetsizlik, seviye gösteren duyu
kusuru ve sfinkter bozukluğu.
Otuz dokuz yaşındaki erkek hasta
bacaklarında güçsüzlük, uyuşukluk ve idrar yapamama yakınmaları ile başvurdu. Yakınmaları
altı ay önce sırtının alt bölümlerindeki ağrı ile başlamış. Bir iki ay sonra
yürürken sağ bacağı kolay yorulmağa başlamış. Yakınları sağ ayağını hafifçe
yere sürttüğünü fark etmişler. Güçsüzlük daha sonra sol bacağına da geçmiş. Aynı
günlerde bacaklarının biraz uyuşuk olduğunu hissetmiş ve geçen süre içinde bu
uyuşukluk yavaş yavaş karnına kadar çıkmış. Son bir aydır bacaklarındaki
güçsüzlük belirgin şekilde artmış ve yardımsız yürüyemez duruma gelmiş. Yine
bir aydan beri idrar etmede güçlük çekiyormuş. Sırtındaki ağrı da şiddetlenerek
her iki yana doğru yayılıp gövdesini kuşak gibi saran ve öksürme, ıkınma gibi
hareketlerle artan bir nitelik almış. Hastalığı süresince kollarına ait
yakınması olmamış.
Nörolojik Muayene : Kranyal sinirler normal. Kas gücü üst ekstremitelerde normal. Alt tarafta kalçada 4/56, diz ve ayak bileklerinde
3/5. Tendon refleksleri üstte simetrik ve normal. Bacaklarda patella ve Aşil
refleksleri iki yanlı polikinetik. Sağda Aşil klonusu alınıyor. Babinski delili
bilateral pozitif. Karın derisi refleksi alt kadranlarda aşağıya doğru daha da
belirginleşen hipoestezi ve hipoaljezi var. Kasığın altından itibaren
bacaklarda toplu iğnenin ucu ile topuzunu ayırdedemiyor. Pasif hareket duyusu
normal. Vibrasyon süresi malleoller üzerinde 5 saniye kadar. Hastanın ağrı
tanımladığı sırt bölgesinde gözle görünür bir değişiklik yok, ancak D6
ve D7 vertebralar derin tazyikle hassas. Yardımla, ayaklarını yere
sürterek ve spastik bir şekilde yürüyor. Serebellar sistem muayenesinde
bacaklardaki güçsüzlükle açıklanabilecek bulgular dışında kayda değer bir
özellik yok.
Özet ve Yorum: Hastada yalnızca bacakları tutan
progresiv nitelikte ve birinci nöron tipinde bir paraparezi var. Tendon
reflekslerinin artmış olması ve bilateral Babinski delili bunun kanıtı. Bu
parapareziye göbek hattına kadar çıkan, diğer bir deyişle seviye gösteren duyu
kusuru ve sfinkter bozukluğu eşlik ediyor (“Duyu
Bozuklukları”
bölümüne bakınız.) Bu
bulgular lezyonun m. spinalis’te olduğunu, duyu kusurunun seviyesi ise
omuriliğin D10 segmenti düzeyinde hastalığını gösteriyor. Tablonun
altı ay içindeki ilerleyici niteliği yavaş gelişen bir medulla basısını, duyu
kusurunun seviyesi (D10 m. spinalis segmenti), kuşak tarzındaki
ağrılar (radiküler ağrı) ve D6, D7 vertebraların tazyikle
hassas oluşu aynı vertebralar düzeyinde omuriliği ve radikslire bastıran yer
kaplayıcı bir lezyonu düşündürmeli ve hasta vakit kaybetmeden bu yönden
incelenmelidir. İncelemeye D6 ve D7 vertebraları
santralize eden vertebra grafileri ile başlanarak ikinci aşamada miyelografi
yapılmalıdır. Gerekirse, miyelografinin gösterdiği lezyon bölgesi miyelografiyi
izleyen saatler içinde BT ile araştırılmalıdır.
Olgu 11.
Yirmi iki yaşındaki kadın
hastada dört gün içinde yerleşen kuadripleji, arefleksi ve iki taraflı yüz
felci.
On beş gün önce üst solunum
yolları infeksiyonu geçiren 22 yaşındaki kadın hasta el ve ayaklarında
uyuşukluk ve güçsüzlük nedeniyle kliniğe getiriliyor. Öyküsünden 4 gün önce sol
bacağında kuvvetsizlik başladığı, ertesi gün sağ bacak ve sol kolunu güçsüz
hissettiği ve yürüyüşünün bozulduğu, dündenberi de kol ve bacaklarındaki
kuvvetsizliğin çok arttığı, yataktan kalkamaz duruma geldiği ve sıvı gıdaları
yutmakta güçlük çektiği öğrenildi.
Sistemik muayene bulguları normal.
Nörolojik Muayene : Kranyal Sinirler : Her iki gözün sıkma
kuvveti, solda belirgin olmak üzere, zayıf; kaşlarını kaldıramıyor, ağız
komisürü bilateral iyi çekmiyor (Fasyal dipleji). Konuşması nazone,
yumuşak damak hareketi yetersiz ve farinks refleksi iki yanlı alınmıyor (Bilateral
IX. ve X. sinir tutulması) Hasta kollarını yatak yüzeyinden omuz seviyesine
kadar kaldırabiliyor, ancak kısa sürede yorulup indiriyor. Ellerde yalnızca
ufak amplitüdlü parmak hareketleri var. Bacaklarını havaya kaldıramıyor, sağda
daha zor olmak üzere ancak yatak yüzeyinde karnına doğru toplayıp uzatabiliyor.
Her iki ayak bileği ve parmaklarını hiç oynatamıyor. (Ekstremitelerin kas
gücünü 5 üzerinden değerlendirecek olursak : Üst ekstremitelerin proksimal
kaslarında 3/5, distal kaslarında 1/5. Altta, sağda daha belirgin olmak üzere,
kalça fleksorları iki yanlı 3/5, ayak bileği ve parmakların dorsal fleksiyyonu
ise 0/5). Tendon refleksleri dört ekstremitede de alınmıyor. Her iki el parmak
uçları ile ayaklarda bilekten parmaklara doğru belirginleşen hafif hipoestezi
ve hipoaljezi var. Taban derisi refleksleri bilateral cevapsız. Sfenkter kusuru
yok.
Özet ve Yorum: Refleks kaybı ile giden motor paralizive
ekstremiite uçlarındaki hafif yüzeyel duyu kusuru periferik sinirlerin hastalandığını
düşündürüyor. Yani, motor yönü ön planda olan periferik bir polinöropati söz
konusu. Kranyal alanda saptanan bulgular kranyal sinirlerin de tutulduğunu
gösteriyor.
Genellikle üst solunum yolları
infeksiyonunu izleyerek günler içinde yerleşen motor polinöropati Guillain-Barree
sendromu’nu akla getirir. Ağır tiplerinde solunum kasları da felç olur.
Beyin-omurilik sıvısında hücre artışı olmaksızın proteinin çok yüksek olması
(%80-100 mg ve üstünde) hastalığın önemli bir bulgusudur (Albümino-sitolojik
disosiyasyon). EMG’de periferik sinir tutuluşunu gösteren bulgular
hastalığın yerleşmesinden 2-3 hafta sonra ortaya çıkar.
Olgu 12.
Otuz iki yaşındaki kadın
hastada yorgunlukta ortaya çıkan ptoz, çift görme, konuşma ve çiğneme zorluğu.
Bir şirkette sekreter olarak
çalışan 32 yaşındaki kadın hasta dört aydan beri sol gözkapağındaki düşmeden
yakınıyor. Yorucu bir günün akşamında eşi, sol göz açıklığının sağa oranla daha
az olduğunu farkediyor. Ertesi sabah uyandığında her iki göz açıklığı normalken
akşam televizyon seyrederken yine sol göz kapağında bir düşme gözleniyor. Günün
ileri saatlerinde ortaya çıkan bulguya yirmi gün kadar sonra çift görme (diplopi)
ekleniyor. Çalışmaya başladığı saatlerde hiçbir yakınması olmayan hasta öğle
saatlerinden itibaren yazıları okumakta ve daktilo yazmakta güçlük çektiğini,
satırların birbirine karıştığını ve çift gördüğünü söylüyor. Son 45 gün içinde
bu yakınmaların yanısıra uzun süreli konuşma ve çiğneme sırasında bu kez
konuşmasının ve çiğnemesinin bozulduğunu belirtiyor.
Nörolojik Muayene : Genel görünümü iyi olan hastanın
nörolojik muayenesinde solda belirgin olmak üzere her iki göz kapağının düşük
olduğu görülüyor. Göz açıklığı solda 4 mm, sağda ise 6 mm. Pupillalar eşit
büyüklükte, ışık ve mesafe refleksleri normal. Sola bakışta sağ gözün içe
hareketi biraz kısıtlı ve hasta bu sırada diplopidan yakınıyor. Yukarı bakış ta
sınırlı ve 3-4 dakika kadar yukarıya baktırıldığında göz kapaklarındaki düşme
daha belirgin bir hal alıyor. Diğer nörolojik muayene bulguları normal.
Özet ve Yorum: Genel sağlık durumu iyi olan genç bir
kadın hasta iki yanlı ptoz, çift görme, konuşma ve çiğneme güçlüğü tanımlıyor. Bulguların
gelip geçici karekteri ve özellikle yorgunlukla ortaya çıkması öncelikle
myasthenia gravis hastalığını düşündürmelidir. Muayene sırasında, örneğin
hastanın beş dakika süre ile tavana bakması istenir. Bu sırada ptoz daha
belirgin hale gelebilir. Hastanın 1’den 100’e kadar sayması da dil ve çenedeki
yorulmayı daha açık hale getirebilir. Ptoz ve çift görmenin aşikar olduğu
sırada intravenöz yoldan edrophonium (Tensilon) zerkedilir. Yarım ile 1
dakika sonra ptoz ve diplopi bulguları ortadan kalkar ve bu iyilik hali 3-5
dakika kadar sürerse klinik tanı doğrulanmış olur. Buna “Tensilon testi
pozitif” denir. Aynı amaçla daha uzun etkili bir antikolinesteraz olan Prostigmin
de denenebilir. Ancak, intramüsküler yoldan verilen ilacın etkisini görmek için
30 dakika kadar beklemek gerekir. İyilik hali ise iki saat kadar sürebilir.
Olgu 13.
“Nörolojik Muayene Klavuzu”na
yazılmış Parkinson hastalığı olgusu (“Nörolojik
Muayene” bölümüne bakınız)
SOYADI, ADI : Başaran, Refik
YAŞI, CİNSİ : 61, E
ADRESİ : Nişantaşı Rüzgarlı Sk.
11/4
PROTOKOL NO: 341/1987
GİRİŞ TARİHİ : 18.XI. 1987
ÇIKIŞ TARİHİ :
YAKINMA : Hareketlerinde
yavaşlama, yürüme güçlüğü, ellerde titreme.
ÖYKÜ : Yakınmaları 3 yıl önce
başlamış. Önce sağ elinin titrediğini, yazı yazmada güçlük çektiğini fark
etmiş. Titreme zamanla sol eline geçmiş. İki yıldanberi de hareketlerinin ağırlaştığını,
yürümesinin giderek yavaşladığını söylüyor. Giyinme, traş olma, yemek yeme gibi
günlük işleri yaparken güçlük çekiyormuş.
HANGİ ELİNİ KULLANDIĞI : Sağ
UYANIKLIK DURUMU ve GENEL GÖRÜNÜM
: Uyanık, yeterli işbirliği kuruluyor. Yüz ifadesi donuk, bakışlar sabit.
KONUŞMA BOZUKLUĞU : Söylenenleri
anlıyor ve maksadını anlatabiliyor. Ancak konuşması monoton, ses tonu düşük.
Cümlenin sonundaki kelimeyi birkaç kez ardarda tekrarlanıyor.
ENSE SERTLİĞİ ve MENİNGEAL
BELİRTİLER : Yok.
KRANYAL SİNİRLER : Normal.
MOTOR SİSTEM :
KAS KUVVETİ : Normal.
TONUS : Her iki kolda fleksor ve
ekstensor tonus artmış. Kollarda “dişli çark” belirtisi var.
İSTEMSİZ HAREKET : Her iki elde
istirahat halinde para sayma şeklinde ritmik tremor var.
DUYU :
SÜBJEKTİF : Kol ve bacaklarda
hafif yaygın ağrılar.
OBJEKTİF : Normal.
REFLEKS :
TENDON REFLEKSLERİ : Simetrik ve
normal şekilde alınıyor.
YÜZEYEL REFLEKSLER : Normal.
PATOLOJİK REFLEKSLER : Yok.
KOORDİNASYON :
DURUŞ ve YÜRÜYÜŞ : Öne eğik fleksiyon postüründe duruyor. Yavaş ve küçük adımlarla yürüyor. Yürürken kollar sallanmıyor.
SFİNKTER KUSURU : Yok.
MENTAL MUAYENE : Normal.
AFAZİ, APRAKSİ, AGNOZİ: Yok, YAZI: Düzensiz, titrek, cümle sonuna doğru küçülüyor.
KLİNİK TABLONUN ÖZETİ : 61 yaşındaki erkek hasta üç yıldanberi hareketlerinde giderek artan yavaşlama, yürüme güçlüğü ve ellerindeki titremeden yakınıyor.
Nörolojik Muayene : 1) İki yanlı rigor, dişli çark belirtisi, statik tremor.
2) Monoton konuşma, palilali.
3) Anterofleksiyon postüründe küçük adımlarla yürüyor
Kolların asosye hareketi kaybolmuş.
SENDROM : Ekstrapiramidal.
ANATOMİK LOKALİZASYON : Bazal ganglionlar.
TANI OLASILIKLARI : Parkinson Hastalığı.