UYANDIRILMIŞ POTANSİYELLER
Yazanlar: A. Emre ÖGE, Zeliha
MATUR
Son Güncelleştirme Tarihi: 26.03.2019
Uyandırılmış potansiyel (UP, evoked potential=EP), bir dış
uyarana karşı merkez sinir sisteminin (MSS) elektriksel aktivitesinde ortaya
çıkan değişim olarak tanımlanabilir. Dışarıdan verilen uyaranlarla zamansal
ilişki içinde olan bu aktivite değişimlerinin kaydedilmesi MSS duyu
yollarındaki iletim hakkında bilgi sağlar. Ancak, söz konusu biyoelektrik
potansiyeller çok küçük voltaj değerlerine sahiptirler ve elektroensefalografi
(EEG) dalgaları şeklinde kaydedilen sürekli beyin aktivitesinin ya da
kendilerinden çok daha kuvvetli biyolojik ve çevresel (elektromanyetik)
parazitlerin arasında kaybolurlar. Bu nedenle UP incelemesinde uygulanan
uyaranı izleyen belirli bir zaman periyoduna ait sinirsel sinyaller kafa ve
omurga üzerine konan (EEG kaydında kullanılanlara benzer) elektrodlar
ve amplifikatör sistemiyle kaydedilir ve bu şekilde yapılan çok sayıda
kayıtlamanın elektronik olarak ortalamaları alınır (averajlanır).
Böylece dışarıdan uygulanan sinyale göre zamansal açıdan rasgele nitelik
taşıyan EEG dalgaları silinirken, uyaranla zamansal ilişki içinde olan
uyandırılmış potansiyeller kayıt trasesi üzerinde
belirginleşir. Birbirini izleyen en az iki averajlama
yapılarak elde edilen potansiyellerin uyarana yanıt olarak kaydedilmiş gerçek biyoelektriksel potansiyeller olduğundan ve herhangi bir artefakt kaynağından doğmadığından emin olunmaya çalışılır (Şekil
1). Elde edilen potansiyellerin uyarana olan zamansal uzaklığı (latans, gecikme), sinir sisteminin farklı yapılarından
kaynaklanan potansiyeller arasındaki latans farkları
ve söz konusu potansiyellerin genlik değerleri ölçülebilir. Bu değerlerin
normal birey gruplarından elde edilenlere oranla belirgin farklılık göstermesi
ya da aynı hastanın sağ ve sol tarafları arasında anlamlı derecede farklı oluşu
MSS’de söz konusu uyaranı taşıyan yollarda iletimin
aksadığını gösterebilir.
Şekil 1. Median somatosensoriyel uyandırılmış potansiyel
(SEP) incelemesinde kalın traselerde A’dan C’ye
doğru giderek artan sayıda averajlama yapıldığında,
uyarana yanıt olarak kaydedilen potansiyellerin belirginleştiği görülmektedir.
Zemindeki üst üste getirilmiş ikişer ince trase,
yeterli sayıda averajlama yapıldığında, uyandırılmış
potansiyel yanıtlarının tekrarlanabilir şekilde kaydedildiğini göstermektedir.
Kaydedilen potansiyellerin hangileri olduğu ileride Şekil 11’de
açıklanmıştır.
Manyetik rezonans
(MR) görüntüleme gibi gelişmiş nörolojik görüntüleme yöntemlerinin ortaya
çıkışı ile UP’lerin klinikte kullanıldığı alanlar
kısıtlanmıştır. Ancak, görüntüleme yöntemleri sinir sistemini tutan lezyonlar
hakkında daha çok anatomik bilgiler sağlarken, UP’ler
yardımı ile sinir sistemi içindeki iletimin fizyolojik özellikleri hakkında
veri elde edilebilir. UP’ler bu özellikleri ile
görüntüleme yöntemlerinin MSS’yi tutan lezyonlar
hakkında sunduklarına ek bilgiler sağlayabilir ya da mevcut yöntemlerle
görüntülenemeyen lezyonların yol açtığı MSS hasarları hakkında bilgi verebilir.
Bununla birlikte, UP yöntemlerinin ortaya koyduğu anormalliklerin bir hastalık
için özgün olmaktan çok, belirli bir MSS traktusunun
genişçe bir bölümündeki iletim kusurunu yansıttığını, birçok hastalık durumu
için UP’lerin düşük duyarlıklı ve lezyonları iyi lokalize etmekte yetersiz olabildiklerini hatırlamak
gerekir.
Teorik olarak herhangi bir duyu modalitesinin oluşturduğu UP’ler
kayıtlanabilir. Ancak bunların klinik pratikte en çok kullanılanları görsel
uyandırılmış potansiyeller (visual evoked potentials=VEP), kısa latanslı somatosensoriyel
uyandırılmış potansiyeller (somatosensory evoked potentials=SEP) ve kısa latanslı beyinsapı işitsel
uyandırılmış potansiyelleridir (brainstem auditory evoked potentials=BAEP). Aşağıda bu uyandırılmış potansiyel modalitelerinden ve MSS’nin inen
motor yollarını inceleyen motor uyandırılmış potansiyellerden (MEP) söz
edilecektir. Geç latanslı uyandırılmış potansiyeller
daha yüksek kortikal süreçlerin değerlendirilmesinde daha çok araştırma
amacıyla kullanılan elektrofizyolojik yöntemlerdir.
Bu bölümde anlatılmayacak olan hareket ve olayla ilişkili potansiyeller bu
amaçla en çok çalışılan yöntemlerdir.
UP incelemelerinin nöroloji pratiğinde
belki de en çok kullanıldığı alan, multipl skleroz
(MS) varlığı düşünülen bir hastanın klinik planda belirti ve bulgu vermeyen
lezyonlarının oluşturduğu elektrofizyolojik iletim
kusurlarının ortaya konmasıdır (Bakınız: Merkezi Sinir Sisteminin Miyelin Hastalıkları). Ayrıca intraoperatif girişimlerden doğan nörolojik bozuklukları en
aza indirmek amacıyla, günümüzde giderek yaygınlaşan intraoperatif
nöromonitörizasyonda çok sık kullanılırlar. UP’lerin klinik tanıya sağlayabildiği diğer katkılar
aşağıda ilgili bölümlerde özetlenecektir.
UP incelemelerinde uyarana karşı oluşan
sinir sistemi sinyalleri yakın alan ve uzak alan potansiyelleri şeklinde
kaydedilir. Yakın alan potansiyelleri, kayıt elektrodu
sinyal jeneratörüne yakın olarak yerleştirildiğinde elde edilirler. Durağan (stationary) ya da sinir dokusu üzerinde hareket eden
potansiyeller yakın alan potansiyeli olarak kayıtlanabilir. Bunlardan
ikincisine, sinir iletim incelemeleri yapılırken uyarılmakta olan bir periferik
sinire yakın şekilde deri üzerine yerleştirilen bir elektrod
çiftinin yaklaşan, altından geçmekte olan ve uzaklaşan aksiyon potansiyelini
birbirini izleyen polarite değişimleri şeklinde kaydedişi örnek gösterilebilir.
Uzak alan potansiyelleri kayıt ve referans elektrodlarının
ikisinin birden elektriksel potansiyel kaynağından uzak olarak yerleştirilmesi
halinde kaydedilir. Uzak alan potansiyelleri daima durağan niteliktedir ve uzak
sinaptik potansiyellerden ya da hacim iletkeninin konfigürasyon değiştirdiği bir alandan geçmekte olan aksiyon
potansiyellerinden kaynaklanırlar. Bu şekilde sinir sisteminin farklı
düzeylerinden kaynaklanan potansiyeller tek bir elektrod
çifti ile elde edilen aynı kayıt montajında birbirinden ayrı defleksiyonlar olarak gözlenebilir (Şekil 11A). Farklı
kayıtlama montajlarında bu potansiyellerin konfigürasyon
ve polariteleri değişim gösterebilmekle birlikte latansları
değişmez. UP incelemelerinde kaydedilen dalgalar genellikle, elde edilen
potansiyelin defleksiyon yönünü gösteren bir harfin
(pozitif=P ve negatif=N) yanına, o dalganın ortaya çıkış sırasını veya normal
kişilerdeki ortalama latansını gösteren bir sayının
eklenmesi ile isimlendirilir (N1, P1, N2 veya N75, P100 gibi).
GÖRSEL UYANDIRILMIŞ POTANSİYELLER (Visual Evoked Potentials=VEP)
Bu inceleme retinadan oksipital kortekse
kadar görme yollarının fonksiyonunu yansıtmakla birlikte, özellikle ön (prekiazmatik) görme yollarındaki iletim bozukluğunu
göstermede duyarlıdır. Görsel uyaran kaynağı olarak aralıklı parlayan ışık
(flaş) ya da patern uyarıcılar kullanılır. “Patern reversal” uyarımın tekrarlanabilirliği ve lezyonları göstermedeki duyarlılığı
en yüksektir. Bu yöntemde patern uyarıcı, bir video
monitör tarafından hastaya gösterilen siyah beyaz renkte bir dama tahtası
şeklinde olup saniyede 1-2 kez bu şeklin siyah kareleri beyaza, beyazları
siyaha döner (patern reversal)
ve bu değişimlerle aynı anda hastanın başına yerleştirilen elektrodlardan
kaydedilip averajlanmaya gönderilen traselerin başlangıcı tetiklenir. Hasta, varsa refraksiyon kusurları düzeltilmiş olarak, loş ortamda,
monitörün karşısına 1 m kadar uzağa oturtulur, sıra ile bir gözü örtülüp diğer
gözü ile monitörün ortasındaki bir fiksasyon
noktasına bakması istenir. Kayıtlamalar genellikle oksipital orta hat (Oz) ve paramedian (O1 ve O2)
bölgeden yüzeyel elektrodlarla yapılır. Retrokiazmatik iletim kusurlarının gösterilebilmesi için
bazen daha lateral yerleşimli (T5 ve T6) kayıt elektrodları
gerekebilir (Şekil 2). Genellikle 100-300 kaydın averajlanması
ve bu işlemin en az 2 kez tekrar edilmesi gerekir. Elde edilen kortikal yanıt
sıklıkla bir ilk negatif pik (N75), onu izleyen büyük bir pozitif dalga (P100)
ve daha sonra negatif bir pikten (N145) oluşur. VEP latansı
P100 dalgasının tepe latansı olarak okunur ve bu
değer 60 yaşın altındaki normallerde 115ms’nin altındadır. Ancak her
laboratuvarın, kullandığı monitörün tipi ve büyüklüğüne, karelerinin
büyüklüğüne göre kendi normal değerlerini belirlemesi gerekir. Anormal VEP,
kortikal yanıtın tamamen kaybı, P100 latansının
anormal derecede uzun olması veya gözler arasındaki latans
farkının normal değerlerin üzerine çıkması şeklinde belirir.
VEP’ler ön görme yolarındaki
lezyonları göstermekte son derece duyarlıdır. Akut optik nöritte
bozuk bulunabildikleri gibi (Şekil 3), daha önce geçirilmiş ancak hasta
tarafından fark edilmemiş bir optik nöriti ortaya
koymakta da başarılı olurlar. Bu nedenle VEP’lerin
optik sinir lezyonlarını göstermekte MR görüntüleme yöntemine oranla daha
duyarlı ve daha ucuz olduğunu, normal bir VEP incelemesinin hastada bir optik
sinir-kiazma lezyonu olasılığını hemen hemen ekarte
ettirebildiğini söyleyebiliriz. Pratik nöroloji uygulamasında VEP’lere en çok MS tanısında, özellikle optik sinir
tutulmasına ait klinik belirti ve bulguları olmayan hastalarda böyle bir
lezyonun var olup olmadığını göstermek amacıyla başvurulur. Ancak VEP
bozukluklarının optik nörite özgün olmadığını
hatırlamak gerekir. VEP anormalliğine yol açan nedenler arasında optik sinire
bası yapan tümörler (Şekil 4), iskemik optik nöropati (Şekil 5),
glokom, Friedreich ataksisi ve diğer herediter ataksiler, Charcot-Marie-Tooth hastalığı, nörosifiliz, Leber’in herediter optik atrofisi, lökodistrofiler, pernisiyöz anemi, endokrin orbitopatiler,
diyabet, alkolizm, fenilketonüri ve post-konküzyon sendromları sayılabilir.
Retrokiazmatik lezyonların VEP ile tanınması oldukça
güçtür. Bu lezyonlara ilişkin VEP anomalisi
özelliklerinin iyi bilinmesi ve yarım alan patern uyarımların kullanılması bazen yardımcı olmakla birlikte,
söz konusu lezyonların VEP’le lokalize edilmesi
görüntüleme yöntemleri ile sağlanan bilgilere önemli bir katkı sağlamaz.
“Patern reversal”
uyarım, gözü monitör üzerindeki odak noktasına sabitleyerek bakmayı
gerektirdiği için bebekler, küçük çocuklar veya bu uygulamayı yerine
getiremeyecek erişkinlerde (nistagmus, çok düşük görme keskinliği, kooperasyon kaybı gibi) flaş uyarım veya “patern onset” uyarım yapmak
uygundur. Flaş uyarım stroboskop veya “Ganzfeld” gözlükleri ile yapılır. Flaş VEP’in
değişkenliği “patern onset
VEP” e göre çok daha fazladır. Görme alanının 60 farklı bölgesinden uyarımla
kayıt yapılan yeni bir teknik olan multifokal VEP’in optik nörit ve MS’te, özellikle küçük, periferik lezyonları tanımada
klasik tam alan uyarımına göre daha duyarlı olduğu
bildirilmektedir.
Kiazmatik veya retrokiazmatik lezyonlar, paramedian
ve daha lateral yerleşimli elektrodları da ekleyerek
çok kanaldan kayıt yapıldığında, bazen tanınabilir. Kiazmatik
lezyonlara bağlı bitemporal hemianopside,
her iki gözde, uyarım yapılan gözle aynı taraftaki paramedian-lateral
bağlantılarda kortikal potansiyeller daha geç latansla
kaydedilir (Çaprazlaşmış asimetri, Şekil 6). Retrokiazmatik
lezyonlara bağlı homonim hemianopsilerde ise her iki
gözde de homonim hemianopsinin tarafıyla aynı yöndeki
paramedian-lateral bağlantılarda (çaprazlaşmamış
asimetri) kortikal potansiyellerin latansları geçtir
(Şekil 7).
Şekil 2. Görme yollarının basit şeması (A), patern VEP incelemesi esnasında çekilen bir görüntü (B)
ve bu incelemede elde edilen traseler (C). Her
biri 100 uyarımın averajlanması ile kaydedilen iki trase üst üste getirilmiştir. Orta hattaki Oz-Cz bağlantısında kortikal P100 dalgaları en yüksek amplitüdlüdür.
Şekil 3. Sol optik nörit nedeniyle incelenmekte olan 32 yaşındaki kadın
hastada patern VEP incelemesi. Sağlam (sağ) göz
uyarımı ile elde edilen yanıtlar kesik çizgiyle, sol göz uyarımı ile
kaydedilenler düz çizgi ile verilmiştir. Kortikal yanıtlar, solda belirgin
derecede uzun latanslı (oklar) ve düşük amplitüdlüdür.
Şekil 4. Altı yıl önce sol sfenoid kanat meningiomu
nedeniyle ameliyat edilen (parsiyel rezeksiyon) 64
yaşında kadın hasta. Sol gözünde vizyon azalmasının
belirginleşmesi ve solda papilödem nedeniyle
incelenmiştir. Şekil B’de kontrastlı T1 transversal MR kesitinde tümör kalıntısı (ok), Şekil A’da
ise oksipital orta hat (Oz), sol (O1) ve sağ (O2) paramedian yerleşimli elektrodlardan
verteks (Cz) referansı ile
kaydedilen patern VEP yanıtları görülmektedir. Sağlam
(sağ) göz uyarımı ile kaydedilen yanıtlar kesikli, sol göz uyarımı ile
kaydedilenler düz çizgi ile verilmiştir. Sol taraf uyarımı ile elde edilen
yanıtların latansları belirgin uzundur.
Şekil 5. Koroner arter by-pass ameliyatının 3. gününde ani gelişen sol gözde görme
kaybı olan 52 yaşındaki erkek hastanın patern-VEP
incelemesi. Kortikal potansiyeller, sağ göz uyarımıyla
normal olarak kaydedilirken, solda elde edilememiştir.
Şekil 6. Altı yıl önce trafik kazası sonucu
sağ orbita tavanında fraktür
ve kiazma optikuma bası
nedeniyle opere olan 20 yaşındaki erkek hastanın koronal (A) ve aksiyal (B,
C) planda T2 MR kesitleri ve patern VEP
incelemesi (D, E). Sağ göz uyarımıyla sağ
(O2-Cz), sol göz uyarımıyla sol (O1-Cz) oksipital
bağlantılarından kaydedilen P100 latansının uzun
olduğu görülmektedir (çaprazlaşmış asimetri, kiazmatik
lezyon).
Şekil 7. Dengesizlik ve ellerde titreme
yakınması olan 22 yaşındaki multipl skleroz tanılı
kadın hastanın patern VEP incelemesi (A, B) ve
aksiyal planda FLAIR (C) ve T2 (D) MR
kesitleri. Sol oksipital bölgede, lateral ventrikül
arka boynuzuna komşu, subkortikal hiperintens lezyon
görülmektedir. Patern VEP incelemesinde, hem sağ hem
sol göz uyarımıyla orta hat ve sol oksipital
bağlantılarda (Oz-Cz ve O1-Cz), P100 latansları normalken, sağ oksipital bağlantılarda (O2-Cz)
P100 latansları uzundur (çaprazlaşmamış asimetri, retrokiazmatik lezyon).
BEYİNSAPI İŞİTSEL UYANDIRILMIŞ POTANSİYELLERİ (Brainstem
Auditory Evoked Potentials=BAEP)
BAEP işitme sinirinin ve beyinsapındaki işitme yollarının fonksiyonunu yansıtır. Uyaran,
sıra ile kulaklardan her birine bir kulaklık (ya da gereğinde dış kulak yoluna
yerleştirilen bir prob) aracılığıyla uygulanan,
işitme eşiğinin 60-70 dB üzerindeki bir şiddette ve
akustik özellikleri belirlenmiş yaklaşık 10 Hz frekansta bir “klik” sesidir. En
sık kullanılan “rarefaksiyon” kliği kulak zarının
dışa doğru hareketine neden olur. Bu sırada karşı tarafa, diğer kulağa verilen
uyaranın kemik yoluyla iletilen etkisini maskelemek amacıyla bir “beyaz
gürültü” verilir. BAEP’i oluşturan potansiyeller,
işitsel uyaranı izleyerek beyinsapı işitsel
yollarının ardışık aktivasyonu ile ortaya çıkan bir dalgalar serisidir.
Kayıtlama sağ ve sol kulak memesi (veya mastoid
çıkıntı üzerindeki deri) ile verteks üzerine
yerleştirilen elektrodlar aracılığı ile yapılır.
Böylece sağ kulak-verteks ve sol kulak-verteks bağlantıları kayıt cihazının birer kanalı ile
ilişkilendirilerek iki kanallı kayıtlama yapılır. Elde edilen dalgalar yaklaşık
0,1-0,5 mV amplitüdde, yani EEG aktivitesinin 1/100’ü
kadar olan potansiyellerdir. Bu nedenle her seferinde 1500-2000’in üzerinde
kaydın averajlanması ve tüm UP’lerde
olduğu gibi averajlamanın en az iki kez yinelenmesi
gerekir. Klinik lokalizasyonda en fazla kullanılan ilk beş BAEP dalgasının
kaynaklandığı düşünülen anatomik bölgeler şöyledir (Şekil 8):
I. dalga: VIII sinir
aksiyon potansiyeli
II. dalga: Koklear nukleus (ve VIII. sinir)
III. dalga: İpsilateral superior oliver nukleus
IV. dalga: Lateral lemniskus nukleus veya aksonları
V. dalga: İnferior kollikulus.
Beyinsapı işitsel yollarını
etkileyen bir patolojik sürecin varlığında lezyonun etkilediği düzeyden sonraki
potansiyellerin latansının uzaması veya bu
potansiyellerin kaybolması beklenir (Şekil 9 ve 10). Böyle bir
anormalliği en çok yansıtan parametre dalgalar (pikler) arası latanslardır. I-III interpik latansının uzaması VIII. sinir ve alt ponsa
ilişkin patolojik durumları gösterirken (akustik nörinom
gibi), III-V interpik latansındaki
uzama daha çok orta pons ve alt mezensefalonun
uyarılan kulakla aynı tarafta olan lezyonuna işaret eder. I-V interpik latansı, beyinsapı işitme yollarındaki iletimin total süresini
yansıtır ve bu yolların herhangi bir düzeyindeki lezyondan etkilenerek
uzayabilir.
Şekil 8. İşitme yollarının basit şeması (A), BAEP incelemesi yapılırken
çekilen bir görüntü (B) ve kaydedilen kısa latanslı
potansiyeller (C). Sol kulak uyarımı ile sol (L/L) ve sağ (L/R), sağ
kulak uyarımı ile sol (R/L) ve sağ (R/R) verteks-mastoid
bağlantılarından kaydedilen traseler alt alta
gösterilmiş, en az 1500 averajlama ile kaydedilen
ikişer trase üst üste yazdırılmıştır. Her trasede ilk beş BAEP dalgası işaretlenmiştir. KN=Koklear nukleus, SO=Superior oliver nukleus, LN= Lateral lemniskus nukleus veya aksonları, IF=İnferior
kollikulus, TAL=Talamusun
medial genikülat cismi, KORT=İşitme korteksi.
Şekil 9. Multipl sklerozu olan 37 yaşındaki kadın
hastanın BAEP incelemesi. Sağ kulak uyarımıyla sağda I’den V’e kadar dalgalar normal latansla kaydedilirken, sol kulak uyarımıyla
solda II. dalgadan sonraki dalgalar elde edilememiştir.
Şekil 10. Geçirilmiş sol pontin köşe tümörü nedeniyle
solda kulakta işitme kaybı, periferik fasial
paralizisi olan 65 yaşındaki kadın hastanın BAEP incelemesi. Sağ kulak uyarımıyla sağda I’den V’e kadar, solda II’den V’e kadar dalgalar normal olarak kaydedilirken, sol kulak uyarımıyla yanıt elde edilememiştir (sol 8. kranyal sinir tutulumu).
BAEP’in nörolojide en çok
kullanıldığı alanlardan biri MS varlığı düşünülen hastalarda klinik olarak
belirti vermeyen ya da şüpheli belirti ve bulguları olan beyinsapı
lezyonlarının ortaya konmasıdır. BAEP, MS lezyonlarının belirlenmesinde VEP ve SEP’e oranla daha az duyarlı olmakla birlikte, bir iletim
aksamasını ortaya koyması halinde tanıya önemli bir katkı sağlar. Beyinsapını etkileyen santral pontin
miyelinoliz, metakromatik lökodistrofi ve adrenolökodistrofi
gibi diğer demiyelinizan süreçlerde de BAEP
anormallikleri görülür. BAEP’in tanısında
kullanılabildiği diğer bir hastalık grubu arka çukur tümörleridir. Akustik nörinomlarda BAEP anormalliği erken ortaya çıkar ve tanıya
oldukça yardımcı olur. Her ne kadar çağdaş MR cihazlarının duyarlığına ve
sağladıkları anatomik bilginin yüksek değerine ulaşamasa da ucuz bir inceleme
oluşu, kardiyak “pacemaker” gibi implantları
taşıyan hastalarda kullanılabilmesi gibi nedenler bu alanda BAEP’e
bir kullanım yeri kazandırabilir. Arka kafa çukurunun diğer yer kaplayıcı
lezyonları, ancak beyinsapının içinden
kaynaklandıkları ya da belirgin beyinsapı basısı
oluşturdukları zaman BAEP anormalliğine neden olurlar. Bu nedenle söz konusu
lezyonların tanısında BAEP önemli bir rol oynamaz. Arka çukur tümörlerinin
cerrahisinde BAEP’in intraoperatif
kullanımı VIII. sinirin cerrahi travmadan korunmasına
yardımcı olabilir.
BAEP genellikle anestetik ve sedatif
maddelerden, komaya neden olan metabolik bozukluklardan ve beyinsapı
işitsel yollarını etkilemeyen fakat komaya yol açan yapısal lezyonlardan
etkilenmez. Bu nedenle komalı hastalarda prognozu
belirleme ya da beyin ölümü tanısı amacıyla kullanılabilir. Beyin ölümü için
tipik olan BAEP bozukluğu, I. dalga elde edilebilirken diğer dalgaların
kaydedilemiyor olmasıdır. Tüm dalgaların kaybolması hali başka nedenlere de
bağlı olabileceğinden (koklear lezyon, eski bir
sağırlık nedeni gibi) bu durumda BAEP’in beyin ölümü
tanısına yardımcı olma değeri azalır.
SOMATOSENSORİYEL UYANDIRILMIŞ POTANSİYELLER (Somatosensory
Evoked Potentials=SEP)
SEP incelemesi aferent
periferik sinir liflerinin uyarılmasının ardından periferik ve MSS kaynaklı bir
dizi potansiyelin kaydedilmesinden ibarettir. Bu incelemede kaydedilen
potansiyellerden sorumlu olan yapılar, periferik sinir sisteminde kalın miyelinli lifler, MSS’de ise arka
kordon-medial lemniskus sistemidir. Periferik
sinirleri uyarabilecek herhangi bir stimulus türü
verilebilirse de, uygulama kolaylığı ve ölçülebilir özelikleri
nedeniyle EMG incelemesinde kullanılan türden elektriksel uyaranlar tercih
edilir. Kaydedilmesi ve yorumlanması daha kolay olduğundan karma sinirlerin
uyarılması ile gerçekleştirilen SEP incelemeleri standart hale gelmiştir.
Bunların en çok uygulananları median ve ulnar sinirlerin bilekten, tibial
sinirin ayak bileği, peroneal sinirin diz düzeyinden uyarılması ile yapılan SEP
incelemeleridir. Bu karma sinirlerin uyarımında hafif
bir parmak hareketi oluşturmaya yetecek kadar uyaran şiddeti yeterli olur ve
hasta tarafından oldukça iyi tolere edilir. Kayıt elektrodları
periferik nöral yapıların (median ve ulnar SEP için Erb noktası, tibial SEP için dizardı),
omurganın (median ve ulnar SEP’te servikal, tibial SEP’te lomber düzeyde orta hatta),
ve kafatasının üzerine (karşı parietal bölge veya verteks) yerleştirilerek kayıt cihazının farklı kanallarına
bağlanır. Referans elektrodları ise kafatası üzerinde
ve/veya dışındaki noktalara yapıştırılır.
SEP incelemelerinde kaydedilen başlıca potansiyellerin kaynakları şöyle
özetlenebilir (Şekil 11):
Median ve ulnar SEP: N9: Brakial pleksus, N11: Spinal
köklerin medulla spinalise
giriş bölgesi, N13: Arka boynuz postsinaptik
potansiyeli, N14/P14: Medial lemniskus, N20/P25:
Primer somatosensoriyel korteks.
Tibial SEP: N18: Sinir kökleri, kauda ekuina, N22: Arka boynuzda postsinaptik
potansiyeller, P37: Primer sensoriyel korteks.
Şekil 11. Normal median (A) ve tibial (B) SEP.
A. N. medianusun
bilekten submaksimal uyarılması ile
1. trasede Erb-Fz
bağlantısından kaydedilen periferik yanıt (Erb
potansiyeli, N9),
2. ve 3. trasde servikal 7. ve 2. vertebra spinoz çıkıntıları hizasına konan elektrodlarla
(Cv7-Fz ve Cv2-Fz) kaydedilen servikal potansiyeller (N11 ve N13),
4. trasede uyarımın karşı
tarafındaki parietal bağlantıdan (Cc-Fz)
kaydedilen kortikal potansiyel (N20) işaretlenmiştir.
B. N. tibialisin
iç malleol düzeyinden submaksimal
uyarılması ile
1. trasede dizardına
konan elektrod çifti ile kaydedilen periferik yanıt
(DA),
2. trasede üst lomber
bölgede orta hatta konan elektrod çifti ile
kaydedilen lomber potansiyel (LUMB),
3. trasede verteks
ve uyarımın karşı tarafındaki parietal bölgeye konan elektrod çiftinden (Cz-Cc)
kaydedilen kortikal potansiyeller (P37-N45) işaretlenmiştir.
SEP incelemesinde bir anomaliyi
en net gösteren bulgu, lezyon düzeyinden ve bunun rostralinden
kaynaklanan potansiyellerin kaybolması veya latanslarının
uzamasıdır. SEP dalgalarının latansları vücut boyu,
ekstremite sıcaklığı, sinir iletim hızları ve hasta yaşı gibi faktörlerden
etkilendiğinden, incelemede anormal sonuçlar elde edildiğine karar vermeden
önce bulguların bu faktörlere göre düzeltilmesi gerekir. Sağ ve sol taraf
uyarımı ile elde edilen dalgalar arasında anlamlı latans
farkı bulunması tek taraflı lezyonlar için değerli bir SEP bulgusudur.
SEP incelemesinde periferik ve MSS’yi tutan patolojik süreçlere ilişkin bilgiler elde
edilebilir. Periferik sinirlerin proksimal
kesimlerini tutan lezyonlarda SEP, elektromiyografi
incelemesinin sağladığı bilgilere katkı sağlayabilir. Bu patolojik durumlara
örnek olarak çeşitli nedenlere bağlı pleksopatileri
ve bazı radikülopatileri sayabiliriz. MSS lezyonları
içinde en çok SEP anormalliğine neden olan patolojik süreçler omuriliği
tutanlardır. Sessiz bir MS lezyonunu ortaya koymada SEP, yaklaşık VEP kadar
duyarlılığa sahiptir (Şekil 12 ve 13). MS olgularında median ve ulnar
SEP incelemeleri seyrek olarak anormal bulgu verirken alt ekstremite uyarımı
ile yapılan SEP’ler sıklıkla patolojik bulunur. Bu
durum, alt taraflardan yükselen somatosensoriyel
yolların omurilikte daha uzun bir mesafe kat etmelerinden ve bu nedenle demiyelinizan plaklar tarafından yakalanma olasılıklarının
daha yüksek olmasından kaynaklanır.
Şekil 12. Multipl skleroz tanısıyla
izlenen 27 yaşındaki kadın hastanın tibial SEP incelemesi. N. tibialis, iç malleol yanından submaksimal şiddette elektrikle uyarılmıştır. Sol taraf
uyarımı ile elde edilen traseler kesikli gri, sağ
taraf uyarımı ile elde edilen traseler ise düz siyah
çizgilerle verilmiştir. Kortikal p37 dalgalarının latansları
normal sınırlar içinde olmakla birlikte sağ taraf uyarımı ile elde edilenlerin latansı sola göre 4 ms uzun olup
bu fark anlamlıdır. Bu bulgu lomber bölgenin üstünde,
sağda, arka kordon iletiminde aksama olduğunu düşündürür.
Şekil 13. Multipl
skleroz tanılı kırk bir yaşındaki erkek hastanın sagital
(A) ve transversal (B) planda T2 MR
kesitlerinde servikal omuriliğin sol posterior parasantral
kesimini tutan, demiyelinizan bir lezyon
görülmektedir (oklar). Sağ n. medianusun bilekten
uyarılmasıyla normal latans ve amplitüdlü
periferik (1. trase), spinal
(2. ve 3. trase) ve kortikal (4. trase)
yanıtlar kaydedilmiştir (C) Sol taraf uyarımı ile periferik ve kortikal
potansiyeller normal olarak kaydedilirken servikal potansiyeller elde
edilememiştir (D). Bu hastanın tibial SEP incelemesinde iki yanlı normal
ve simetrik periferik, spinal ve kortikal yanıtlar
kaydedilmiştir.
Servikal spondilotik
miyelopati ve diğer nedenlere bağlı omurilik basıları ile sirengomiyeli
gibi lezyonların oluşturduğu iletim kusurlarının gösterilmesi ve takibinde; travmatik miyelopatilerde arka
kordon iletiminin bir derece süregeldiğinin ortaya konmasında SEP’ten yararlanılabilir (Şekil 14, 15, 16, 17).
MSS’nin daha üst düzeylerini
tutan fokal ve yaygın süreçlerde de SEP’ten
yararlanılabilir. Örneğin kortikal ve subkortikal kökenli miyoklonilerin
ayırt edilmesinde, ilkinde yüksek amplitüdlü (dev)
kortikal potansiyeller görülmesi nedeniyle SEP incelemesi faydalı olabilir (Şekil
18). Kortikal geri averajlama yöntemi ile miyoklonilere öncülük eden kortikal boşalımların
gösterilmesi, kortikal miyokloni tanısını destekler (Şekil 19).
Şekil 14. Altmış
dokuz yaşında, eski trafik kazası öyküsü olan, 2 yıldır yavaşça ilerleyen
kollarda uyuşma ve yürüme güçlüğü yakınmaları nedeniyle incelenen erkek
hastanın aksiyal (A) ve
sagital (B) planda T2 MR kesitlerinde orta-alt servikal omurilikte, belirgin atrofiyle
seyreden miyelomalazik lezyonu görülmektedir. Sağ (C)
ve sol (D) tibial SEP incelemesinde lomber ve
kortikal potansiyeller elde edilememiştir. Sağ (E) ve sol (F)
median SEP incelemesinde üst servikal bağlantılardan servikal N13
potansiyelleri elde edilememiş, sağda kortikal N20 potansiyelleri hafif
derecede uzun latansla kaydedilmiştir.
Şekil 15. Sol elde uyuşma yakınması olan, üst
servikal bölgede omurilikte sirengomiyeli bulunan 30
yaşındaki kadın hastanın sagital planda T2 (A)
ve T1 (B) MR kesitleri ile median (C, D) ve tibial (E, F) SEP
incelemeleri. Sol n. medianusun bilek seviyesinde uyarımıyla servikal ve kortikal potansiyeller elde
edilememiştir.
Şekil 16. Altı buçuk yaşındaki spina bifidali
kız çocuğunun sagital ve aksiyal
plandaT2 MR kesitleri (A, B) ve tibial SEP incelemesi (C). D10
seviyesi ve distalinde tam diastometamiyeli
(B), D7 seviyesinde sringohidromiyeli, filar lipom ve gergin kord (A)
mevcuttur. Tibial SEP incelemesinde kortikal yanıt potansiyelleri solda (düz
siyah), sağa göre (gri noktalı) 5ms daha uzun latansla
kaydedilmiştir ve merkezi iletim süresi solda sağa göre 5,5ms uzundur.
Şekil 17. Kranyovertebral bileşke anomalisi
olan 36 yaşındaki kadın hastanın MR kesitleri (A, B, C), pre- (D, E) ve post-op (F, G) median SEP
incelemeleri ile pre- (H, I) ve post-op (J,
K) tibial SEP incelemeleri. Pre-op incelemelerde
sağ ve solda hem median hem de tibial kortikal potansiyellerin kayıp olduğu
görülmektedir. Post-op erken dönemde düşük amplitüdlü
de olsa tüm kortikal potansiyeller elde edilmiştir. *Ameliyat kesisi nedeniyle C2 elektrodu
yerleştirilememiştir (Hasta Prof.
Dr. Faruk Ünal tarafından ameliyat edilmiştir).
Şekil 18. Yeni başlangıçlı
progresif miyoklonik
epilepsili 61 yaşındaki kadın hastanın sağ median SEP incelemesi. İlk 3 trase kortikal, sonuncu trase tenar kas kaydını göstermektedir. Kortikal C3-Cz
bağlantısında 70µV’u bulan dev kortikal potansiyel kaydedilmiştir. Özellikle
N35 bileşeninin arttığı görülmektedir. Tenar
kayıtlarda, normalde istirahatte olmaması gereken orta latanslı,
yüksek amplitüdlü kortikal refleks (C refleksi)
yanıtı izlenmektedir.
Şekil 19. Progresif miyoklonik epilepsili bir hastanın geri averajlama
incelemesi. Önkoldan kaydedilen miyoklonik boşalımlar
(siyah traseler) ile tetiklenerek 100ms’lik traseler averajlanmıştır.
Kortikal bağlantılardan yapılan kayıtlarda (yeşil ve petrol mavisi traseler), miyoklonilerin 22ms
öncesinde kortikal deşarjlar izlenmektedir.
SEP, travmatik
veya post-anoksik komalarda prognoz belirlenmesinde
değerli bir yere sahiptir. Bu durumdaki hastalarda üst ekstremite uyarımı ile
elde edilen kortikal SEP yanıtlarının korunması iyi, bilateral kaybı ise kötü prognozu (kalıcı vejetatif durum
gibi) işaret eder. İntraoperatif SEP kayıtlamaları bu
incelemenin oldukça sık faydalanılan başka bir kullanım alanını
oluşturmaktadır. Skolyoz cerrahisi gibi omuriliğe
kalıcı hasar oluşturma riskinin bulunduğu operasyonlar sırasında, bu konuda
eğitimli bir ekip devamlı SEP kaydı yapar ve iletim kusurunun elektrofizyolojik belirtileri görüldüğünde cerrahı uyarır.
Böylece kalıcı hasara neden olacak girişim sona erdirilebilir. Beyin ameliyatları
sırasında primer motor korteksin yerinin belirlenmesinde, doğrudan korteks
üzerinden kayıtlama ile yapılan SEP’lerden
yararlanılabilmektedir.
Dermatomal uyarım veya kutanöz sinir uyarımı ile yapılan SEP’ler
genellikle monoradiküler lezyonların araştırılmasında
kullanılır. Bunların çoğu kez elektromiyografi
incelemesi ile elde edilenlere eklenebilecek bir elektrofizyolojik
veri sağlamadığı düşünülür. Yine de bazı nadir lezyonların gösterilmesi ve lokalize edilmesinde yararlı bilgiler sağlayabilirler (Şekil
20).
Şekil 20. Sağda L3 vertebra korpusu
düzeyinde intraspinal kistik
lezyonu olan hastanın MR (A, B, C) tibial (D, E) ve dermatomal (F, G) SEP incelemeleri. Tibial
SEP incelemelerinde iki yanlı simetrik ve normal periferik, spinal
ve kortikal potansiyeller kayıtlanırken (D, E), L3 dermatomu
üzerinden duyu eşiğinin 3 katı şiddetinde verilen elektriksel uyaranla elde
edilen kortikal yanıtların latansı, sağ taraf uyarımı
ile sola oranla belirgin olarak uzun bulunmuştur (F ve G,
vertikal çizgi karşılaştırmayı kolaylaştırmak amacıyla konmuştur).
MOTOR UYANDIRILMIŞ POTANSİYELLER (Motor Evoked Potentials=MEP)
Buraya kadar incelediğimiz uyandırılmış
potansiyellerde MSS’ye ulaşan duyu yollarına ilişkin
veriler elde edilmektedir. MEP incelemelerinde ise MSS’den
çevreye giden (eferent) motor yolların incelenmesi
amaçlanır (Şekil 21). Bu amaçla motor korteks özel elektriksel ya da
manyetik uyarıcılarla uyarılır. Manyetik uyarıcılar özellikle ağrısız olmaları
nedeni ile daha kullanılışlıdır ve elektrofizyoloji
araştırma laboratuvarlarında oldukça yaygın şekilde kullanılır hale
gelmişlerdir. Bir manyetik uyarıcı yüksek kapasiteli bir seri kondansatör ve bir
bakır sarımdan (coil) oluşur. Kondansatörün
boşalması ile sarım çevresinde ani ve yüksek güçte (1-3 T) bir manyetik alan
değişimi oluşur. Bunun etkisi ile sarımın üzerine yerleştirildiği bölgeye komşu
nöral dokular içerisinde iyon akımları ortaya çıkar ve
bunlar sinir dokusunu uyarır. Manyetik uyarım deri ve kemik gibi araya giren
dokular tarafından engellenmeden sinir dokusuna ulaşır, söz konusu çevre
dokuları uyarmadığı için de belirgin bir ağrı oluşturmaz.
İnen motor yolları tutan lezyonların varlığında
kortikal yanıtların latansı ve MİS uzar veya kortikal
yanıtlar kaybolabilir. MEP incelemelerinde korteksin uyarılabilirlik
durumu gibi motor yanıtların ortaya çıkması ile ilintili başka parametreler de
incelenebilir. İncelemede kullanılacak manyetik sarımlar uyarılmak istenen doku
ve araştırılan parametrelere göre seçilir. Geniş çaplı ve yuvarlak sarımlar
güçlü bir manyetik alan yaratarak geniş bir alanı ve oldukça derin yapıları
uyarabilir, buna karşılık odaksal uyarım yapamaz.
Küçük çaplı ve özellikle 8 rakamı şeklindeki sarımlar ise daha odaksal uyarım sağlayabilir.
Şekil 21. Hipotenar kastan yüzeyel elektrodlarla
kayıtlanarak yapılan MEP incelemesi. Kayıt traseleri
üzerindeki harfler, şekil üzerindeki uyarım yerlerine karşılık gelmektedir.
a, b ve c: N. ulnarisin bilek, dirsek ve aksilladan elektriksel supramaksimal
uyarımı ile elde edilen bileşik kas aksiyon potansiyelleri.
d: Manyetik sarım, merkezi posterior servikal orta hatta olacak şekilde
yerleştirilerek sinir kökü uyarımı ile elde edilen motor yanıtlar.
e: Kortikal manyetik uyarımla elde edilen MEP yanıtları (3 yanıt üst üste
kaydedilmiştir).
Trase e ve d’deki motor yanıtlar arasındaki latans
farkı merkezi iletim süresini verir.
TMU, günümüzde motor işlev bozukluğu ile
seyreden birçok hastalıkta kortikomotor yolların
işlevini test etmede kullanılmaktadır. Sessiz kalmış MS lezyonlarını göstermede
SEP’ten daha duyarlı olduğunu gösteren çalışmalar
mevcuttur. İnme olgularının erken evreden itibaren prognozlarının
belirlenmesinde MEP incelemesinin rolü konusunda oldukça geniş çalışmalar
yapılmıştır. Motor nöron hastalıklarında da genellikle anormal MEP bulguları
saptanır. Özellikle primer lateral sklerozda kortikal uyarımla motor yanıtların
elde edilememesi ya da çok düşük amplitüdlü ve geç latanslı bulunması tanıya yardımcı olabilir (Şekil 22).
Servikal spondilotik miyelopatide
inen motor yollardaki iletimin aksamasını göstermede MEP’in,
MR ve SEP’ten daha duyarlı olduğu bildirilmiştir (Şekil
23). Üstelik MEP, basıya bağlı miyelopatiyi amiyotrofik lateral sklerozdan (ALS) ayırt etmeye de
yardımcı olur. Periferik sinirlerin rutin sinir iletim incelemeleri ile
doğrudan araştırılamayan proksimal segmentlerindeki lezyonların (pleksopati,
radikülopati gibi) elektrofizyolojik
olarak lokalize edilmesinde de MEP’ler
kullanılabilir (Şekil 24). Ancak bu alandaki teknik problemler yeterince
çözülememiştir. MEP, intraoperatif monitörizasyonda, özellikle omurilik cerrahisinde
kullanılır.
MEP’ler periferik sinir uyarımıyla elde edilen bileşik kas aksiyon potansiyellerine
göre genellikle daha düşük amplitüdlü olup, genlik,
süre ve alanları bir uyarımdan diğerine değişir. Bir kollisyon
yöntemi olan üçlü uyarım tekniği (triple stimulation technique=TST), TMU’ya cevaben oluşan motor nöron deşarjlarının senkron halini simüle eder. Bu
sayede kortikospinal iletim bozuklukları, standart
TMU yöntemlerine göre daha hassas olarak saptanır ve ölçülür.
Şekil 22. Primer
lateral skleroz tanısıyla izlenen 60 yaşındaki erkek hastanın sağ ve sol abduktor digiti minimi
kaslarından kaydedilen MEP incelemesi. Sağda, kortikal uyarımla elde edilen
yanıtların çok düşük amplitüdlü ve geç latanslı, merkezi iletim süresinin uzun olduğu görülüyor.
Şekil 23. İlerleyici yürüme güçlüğünden yakınan ve muayenesinde piramidal kuadriparezi bulguları saptanan hastada, MR görüntüleme
incelemelerinde (A, B) C4-C5 düzeyinde omurilik içerisinde sinyal
artışına neden olan lezyonun (servikal spondilotik
miyelopati?) hastanın yakınmalarından sorumlu olup olmadığı araştırılıyor. İki yanlı mm. trapezius (C ve D)
ve abduktor digiti minimiden (E ve F) kayıtlama ile yapılan MEP
incelemesinde elektriksel periferik sinir uyarımını
izleyerek (C ve D’de üstteki traseler, E ve F’de üst traselerdeki ilk 4 potansiyel) manyetik sinir kökü uyarımı
(C ve D’de ortadaki traseler, E ve F’de üst traselerde son potansiyeller) ve kortikal uyarım (en
alttaki traseler) yapılmış, ↔ merkezi iletim sürelerini gösteriyor. Merkezi
iletim süreleri C ve D’de simetrik ve normal bulunurken, E ve F’de sağda baskın
(E) olmak üzere belirgin derecede uzamış. Bu durum, iki yanlı inen motor
yolları etkileyen orta servikal bölge yerleşimli bir lezyonu düşündürüyor ve
görüntüleme incelemesinde saptanan hiperintens
lezyonun klinik tablodan sorumlu olduğunu telkin ediyor.
Şekil 24. Radyasyon pleksopatisi olgusunda (Bakınız: Spinal Sinirlerin Hastalıkları) A’da radyasyona
bağlı deri değişikliği görülmekte (ok). B’de sol (üstteki traseler) ve sağ (alttaki traseler)
m. abduktor digiti minimiden kayıtlama yapılırken n. ulnarisin
bilek, dirsek altı, dirsek üstü ve aksilladan
elektriksel uyarımı ve servikal manyetik sinir kökü uyarımı ile elde edilen
yanıtlar üst üste konarak verilmiş. Düşey oklar servikal uyarımla kaydedilen
yanıtların başlangıçlarını gösteriyor. Elektriksel uyarımla elde edilen
yanıtlar iki taraf arasında belirgin farklılık göstermezken, sağda sinir kökü
uyarımı ile elde edilen yanıt belirgin derecede daha geç latanslı
ve düşük amplitüdlü bulunmuş. Bu, radyasyona bağlı pleksus lezyonunun ön planda segmental
demiyelinizasyonla seyreden doğasına işaret ediyor. C’de
hastanın bir sağ üst ekstremite kasının iğne elektromiyografisinde
kaydedilen ve radyasyon nöropatileri için oldukça
tanı koydurucu olan miyokimik boşalım görülüyor
(başlangıç ve bitişi * ile işaretlenmiş).
MEP’lerin diğer bir kullanım
alanı, çeşitli fizyolojik ve patolojik süreçlerin etkisiyle kortikal eksitabilitede ortaya çıkan değişimlerin araştırılmasıdır.
Bu amaçla en çok kortikal uyarılabilirlik eşiği ve
kortikal sessiz süre değerlendirilir veya farklı yöntemlerle ikili kortikal
uyarım çalışmaları yapılır (Şekil 25). Manyetik kortikal uyarımlar,
belirli fonksiyonların korteks üzerinde lokalize edilmesinde
de kullanılabilir. Bu amaçla odaksal uyarım veren
sarımlar kullanılarak, uyarılması, belirli kayıt kaslarında en yüksek yanıtları
oluşturan, belirli duyumları ortaya çıkaran, belirli görev ve fonksiyonların
icra edilmesini kolaylaştıran ya da baskılayan bölgeler haritalanır ya da söz
konusu bölgeler ve fonksiyonlar arasındaki ilişkiler yüksek bir zamansal
duyarlılıkla araştırılabilir. Bu bulguların çeşitli fizyolojik ve fizyopatolojik şartlar altındaki değişimi beynin
fonksiyonları ve plastik özellikleri konusundaki anlayışımızın gelişmesine
önemli katkılar sağlamıştır.
Belirli frekanslarda tekrarlanan (repetitif) transkranyal manyetik uyarımların (rTMU), MSS’de uyarımın kesilmesinden sonra da devam eden ve uzun
süreli olabilen etkiler yarattığı gösterilmiştir. Bundan dolayı, rTMU ve transkranyal elektriksel
uyarımın, bazı nörolojik ve psikiyatrik hastalık durumlarının tedavisi ya da rehabilitasyonunda invazif olmayan
umut verici bir tedavi yöntemi olabileceği düşünülmektedir. rTMU,
antidepresan ilaçlara dirençli majör depresyon
tedavisinde ve migren atak tedavisinde (tek uyarım TMS) Amerika Bileşik
Devletleri’nde “Food and Drug Administration” onayı almıştır. Ağrı, hareket
bozuklukları, inme rehabilitasyonu, MS, ALS, Alzheimer hastalığı,
epilepsi, depresyon, anksiyete bozuklukları, obsesif-kompülsif bozukluk, madde
bağımlılığı, şizofreni ve tinnitus gibi birçok alanda
farklı protokollerle tedavi çalışmaları devam etmekte, daha az zaman alacak ve
daha uzun etkili olacak yeni tedavi protokolleri geliştirilmeye
çalışılmaktadır.
Şekil 25. A) Manyetik uyarımla oluşturulan sessiz
süre. Kayıt kası istemli kası yaparken uygulanan transkranyal
manyetik uyarım, çift başlı okla işaretlenen süre içinde istemli motor
aktiviteyi baskılar. Daha sonra motor aktivite yeniden başlar. B) Normal
denekte manyetik çift uyarımla kortikal uyarılabilirlik
(eksitabilite) çalışması. İlk uyarım trase başlangıcında eşik altı şiddette verilir. İkinci
uyarım (* ile işaretli) her keresinde aynı eşik üstü şiddette fakat ilk
uyarımın ardından gittikçe uzayan aralıklarla (uyarımlar arası aralık=interstimulus interval) verilir.
Uyarımlar arası aralıklar değiştikçe ikinci uyarımın oluşturduğu motor yanıtın
genliği değişir ve böylece ilk uyarımın ikincisi üzerine olan etkisi
araştırılır.
KAYNAKLAR
1. Chawla J. Motor Evoked Potentials. https://emedicine.medscape.com/article/1139085-overview
2. Chawla J, Burneo JG. Clinical
Applications of Somatosensory Evoked
Potentials. https://emedicine.medscape.com/article/1139393-overview
3. Chiappa KH. Evoked
Potentials in Clinical Medicine. 3rd Ed. New York: Raven Press, 1997.
4. Chokroverty S. Magnetic
Stimulation in Clinical Neurophysiology. Boston: Butterworths,
1990.
5. Evans AB, Boggs
JG. Clinical Utility of Evoked Potentials. https://emedicine.medscape.com/article/1137451-overview
6. Groppa S, Oliviero
A, Eisen A, Quartarone A, Cohen LG, Mall V, Kaelin-Lang A, Mima T, Rossi S, Thickbroom GW, Rossini PM, Ziemann U, Valls-Solé J, Siebner HR. A practical guide to diagnostic transcranial magnetic stimulation: report of an IFCN committee. Clin Neurophysiol.
2012;123(5):858-882.
7. Lefaucheur JP, André-Obadia N, Antal
A, Ayache SS, Baeken C, Benninger DH, Cantello RM, Cincotta M, de Carvalho M, De Ridder D, Devanne H, Di Lazzaro V, Filipović
SR, Hummel FC, Jääskeläinen
SK, Kimiskidis VK, Koch G, Langguth B, Nyffeler T, Oliviero A, Padberg F, Poulet E, Rossi S, Rossini PM, Rothwell JC, Schönfeldt-Lecuona C, Siebner HR,
Slotema CW, Stagg CJ, Valls-Sole J, Ziemann U, Paulus W, Garcia-Larrea L. Evidence-based guidelines on the therapeutic use of repetitive transcranial magnetic stimulation (rTMS). Clin Neurophysiol.
2014;125(11):2150-2206.
8. Pascual-Leone A, Davey NJ, Rothwell
J, Wassermann EM, Puri BK (Eds).
Handbook of Transcranial Magnetic Stimulation. London: Arnold, 2002.
9. Pihl-Jensen
G, Schmidt MF, Frederiksen JL. Multifocal visual evoked potentials in optic neuritis and multiple
sclerosis: A review. Clin Neurophysiol.
2017;128(7):1234-1245.